23 Eylül 2014 Salı

Ankara'nın Taşına Bak, GözLerimin Yaşına Bak..


Doğduğum , doyduğum, yaşlandığım şehir.. 
Ayrılışları kaçarak, dönüşleri koşarak. 
En rahat ettiğim, vede nefret ettiğim ikliminden... 
Yazının kurağının isyan ettirdiği, yağmurunun perişan, kışının hayattan soğuttuğu ve de..
Artık Kızılay'ında Tunalı Hilmi'sinde gezip tozduğumuz hevesleri  bu eski fotoğrafları gibi geride bıraktığımı hissettiğim,  
Ulus'un Garından seyahate çıktığımız kara trenleri gibi soluk, tozlu, ağır, aksak kaldığım.. Hızlı trenlerinin başımı döndürüp panik atak yaptığı, kırmızı belediye otobüslerinin mavi beyaz klimaya döndüğünde de artık binmeyi reddettiğim, semtlerin isimlerinin yazılarından başka tanışıklığımın olmadığı,  kardeşimin acısından başka bir anlam ifade etmeyen otobüsleri ve Güvenparkı'yla Ankara...


İsli, puslu, devlet erkanından soğuduğum, sevimsiz Ankara...
Çocukluğumun 27 Aralık'larında  Dikmen yokuşunda Atatürk koşusunda bayrak salladığımız karlı günlerini bile sevdiğim, çocuklarıma yaşatamadığım Ankara.
Annemin elinden tutup Hacı Bayram'ına , Çıkrıkçılar Yokuşuna, Hal'ine  bile yurtdışına gider gibi sevinerek gitiğim, çocukluğumun Ankara'sı.. 
Bak hayvanat bahçesinin girişi bile ücretsiz olmuş,  anasının nikahı parayı verip hevesle  99 kere gördüğümüz aslanın kokan kafesinde 100. kezinde bile  dakikalarca ilk kez görmüş gibi durmaktan zevk aldığımız artık yolundan bile geçmediğimiz Çiftliği.. (Çiftiliğin daha muhteşem projeleri var ya zaten.. :/ )  


Yine de şehirdışından dönüşlerde 06 plakalarını görmeye başladığımda rahatladığım Başkentim...
Aşti oldu adı epeydir. Ulustaki otobüs terminalindeki simit satıcılarının hamallarının atmosferini yeğlediğim özlediğim..
Bıkmak usanmak bilmeden bayram sevincinde Atamın kabrine koştuğum.. Ki bir tek o değişmedi.. Söylentiler gerçek olursa o muhteşem hatıratı da kaybedeceğiz. Gerçi alıştık hazırız.. .


Bu büyük değişim,  teknoloji mi, beni Ankara'dan uzaklaştıran, Melik Başgan' ın esir alması mı.. yaşlanıyorum muyum yoksa?
İnsanlar yaşlandıkça eskilerden daha sık bahsedermiş. 
Bilemedim...,
Vesselam, soğudum senden Ankara.. 
Anıtkabirinden ve karşılıksız sevgisiyle kucak açan Karşıyaka' ndan başka bir anlamın yok bende..

"Kesin 40 yaş sendromu Hafız, geçer  :) " dediğinzi duyar gibiyim...

Sevgiyle, Luck.



Ben Ruhi Su'dan dinlemeyi tercih ediyorum ama blog arama kayıtlarında bulamadım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder