22 Eylül 2014 Pazartesi

SinirLenince çok güzeL oLuyorsun Türkiye. :)


Hepinizi en içten duygularımla selamlıyorum...
"Önce dişlerimiz döküldü, sonra saçlarımız.. 
Ardından birer birer arkadaşlarımız... 
Şu canım dünyanın orta yerinde, 
Bir başına yapayalnız kırılmış kolumuz kanadımız, tatlı canımızdan usanmışız..., 
Akşam olur mektuplar hasretlik söyler. 
Zagreb Radyosunda Lili MarLen Türküsü..."
demiş şair.. 
Asıl hikayesine gelince;
1. Dünya Savaşı'nda Almanların propaganda malzemesi olarak kullanmak istedikleri Lili Marleen şarkısı 2. Dünya Savaşı'nın simgesi olmuş...  Şiir yazarı Hans Leip adında savaşta cepheye giden bir alman köylüsü. Bestecisi ise Norbert Schultze. doğru yazmak için de araştırdım hea..
Marlene Dietrich'ten de defalarca dinlediğim şarkıyı Atilla İlhan'ın beste formunda dinlediğimde vazgeçilmez oldu. Anadolu mu, bağlama mı, dinlediğini  anlamak mı.. her ne ise..
Eski antika  radyolara olan merakımın da payı vardır ki, 'zagreb radyosu' yazan kısıma ayarlarken de duyduğum cızırtı kadar anlamsız bir meraktı.. ( Çünkü daha bu yaşıma kadar hiç antika radyom olmadı benim.:) 
'GüzeL GünLer.. .'dedik, geçen zaman zarfında geride kaldığına zor da olsa kanaat getirdik. Luck yıllar oldu yazı yazmayalı... Destekleyenler, dön diyenlere hayal kırıklığı yaşattım belki. Bugüne kadar birikmiş yürekteki  cümlelerime, beyin anevrizmalarımın içinden çıkan saçma sapan teorilere hasret kalanlar için sıfırdan bir blog inşa ettim....  Bu kez hayal peşinde ve geçmişin hatıratlarında kalmayalım dedik. Bir cızırtılı radyo kanalı, bir eski bağlama sesi, mücadele kokan eski bir türkü olsun adı... 'LiLi MarLen'...  Vaktim var, sonra yazasım da.. İşin ilginç tarafı yıllardır kaybettiğim hevesimde....  Yaşımla, yaşamışlığımla, saçmalarımla kabul ediniz, Luck yeniden sizlerle..... Perde.... ;) wayt...! 

(Gözlüğümüz dolayısıyla pembe değil koyu artık ;)


2 yorum: