20 Ekim 2014 Pazartesi

MERVE....


Canım kızım, çitlembiğim..
Adet oldu burada sayfalarda birbirimize güzel sözler etmek..
Adettendir diye değil, sana içimden gelenleri yazacağım.
Sen benim yeğenimden ziyade kardeşim gibisin. Bak diğer yeğenlerimde  bunu hissetmem..
Demirlibahçe’de size bakardım yazları… . Ortaokuldaydım ozamanlar …
Melik bebekti, senin balon etekli Tarkan saçlı tipin bugün gibi gözümdedir. Sürekli burnun kanardı, kılcal damarların çatlaktı.  Peşinden gezerdim acaba burnu kanar mı diye korkardım..
Gölgemdin sen benim, akşamları annen işten gelince “Hadi git arkadaşlarınla oyna sen” derdi bana, akşama kadar size bakıyordum. Günün sonunun heyecanı da buydu benim için arkadaşlarımla top oynamak. Ama ne mümkün yapışırdın “ben de gideceğimmm!”  diye tuttururdun. Sinir olurdum sana, annen söz geçiremezdi. Ben havalı havalı oyuna başlamışken sen biterdin dibimde sırıtarak. Bişey diyemezdim atsan atılmaaaz satsan satılmaz yeğen…

Çanta gibi yanımdaydın hep. Kurt yüzme ihtisasa götürürdüm seni bu arada yaşımda 13-14 ha.. Ortaokuldayım düşün Meriçler’den küçük..
Küçük anne gibiydim sorumluluk duyardım senden..
Ne gereksiz? Değil mi? Bu sorumluluk duygusu doğuştan yapışmış bana şimdi anlıyorum.. :J
Sonrasını hatırlamıyorum geri kalan en net anekdot o karanlık gece ve bu yana geçen zaman..
Kapıdan girdiğimde Selma Teyzen haberi verdiğinde ilk hissettiğim şey sen ve Meliki’in hissiydi. Melik Eskişehirde’ deydi, habersizdi, ama sen haberliydin. Ağzımdan çıkan ilk kelimeyi hatırlıyorum “ Merve nerede?” Ne annemi  gördü gözüm ne ablamı ne babanı…
Sonra kenetlenişimi hatırlıyorum sana, sabaha kadar içime akıtarak kanlı gözyaşımı seni telkin etmeye çalıştığımı…
Sabah Melik' i bekleyişimizi, anlamaya çalıştığım acını.. Melik'e haberi benim vermem gerektiğini düşündüğüm ve bu cesareti nasıl kendimde  bulduğumu da hatırlamıyorum. Bu kadar cesur olmak zorunda değildim belki ama sevdiklerimin acısı benden hep 10 adım önde geldi daima… Sonra kollarımın arasında ikinizle o en sevgilimizi uğurlama merasimimiz.. Annenizle son vedaya yüreklendirişim sizi…
İçim kan ağlıyordu oysa.. Ama gözyaşı dökemedim… Ayakta kalmanız gerekti…
Güce ihtiyacınız vardı.Zaten o gün bugün sıyırdım ben.. Tek ben bilirim.. :)
Seninle geçirdiğimiz geceler, sohbetler, senin kafanı dağıtmak için apar topar iş bulmam sana, yanımda yamacımda hissetmem.. Ve geri kalanı sen biliyorsun zaten…

Gelinliğin, evlenmen,mutluluğun, mutsuzluğun, bana verdiğiniz ehemmiyet, beni anlaman, bak gözlerimden yaşları tutamıyorum şu an.. 
Ne çok birikmişiz kızım seninle…….!

Sana yapıştırdığım şarkı çalıyor fonda….

Bugün sen çok gençsin yavrum

hayat ümit neşe dolu
mutlu günler vaad ediyor
sana yıllar ömür boyu
ne yalnızlık ne de yalan üzmesin seni
doğarken ağladı insan bu son olsun bu son…
doğarken ağladı insan bu son olsun bu son….


Benim duygusal,
Benim zeki,
Benim  güzel,
benim güçlü kızım..
Hepimizi gülümseten yavrum…
O günden bu yana bir tek şey söyledim herkese benim 2 değil, 4 çocuğum var..
Allah ömür verdikçe, sağ olduğum müddetçe,
Anne gibi yar, teyze gibi yarı, dost gibi yoldaş olmaya andiçtim..
İyi ki doğmuşsun,
İyi ki benim can’ımsın…
Merve'm...








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder